Ruanda’da böcek ilacı ayak izini azaltıyoruz

Print page

SORUN: Ruanda hükûmeti bir sıtma kontrol girişimi başlattığında, sivrisinek nüfusunu ve sıtma bulaşma riskini önemli ölçüde azaltmak için binlerce köyde kapı kapı dolaşarak her duvarı ilaçlamak zorundadır.
İlaçlanan gerçek yüzeyi tahmin etmek son derece zordur ve bu da operatörlerin elinde kullanılmamış bir miktar böcek ilacı kalmasına sebep olabilmektedir. Bu ürünün bertaraf edilmesi çevre için tehlike arz edebilir çünkü kömür ve çimentodan yapılan geleneksel lağım çukurları zamanla sızıntıya yol açabilmektedir.

ÇÖZÜM: Ruanda’da bir Phytobac® buharlaştırma istasyonu kuran ekibimiz, toprakta doğal olarak bulunan bakterileri kullanarak büyük miktarlarda böcek ilacını ayrıştırırken, kimyasallar ile çevredeki toprak arasında olabilecek herhangi bir teması önlemeyi başarmıştır.

ETKİMİZ: Ekibimizin tarımsal buharlaştırma istasyonlarını yaratıcı bir şekilde kullanması, köylerin genellikle kimyasal arıtma tesislerinden uzakta olduğu Afrika’nın kırsal kesimlerinde sıtmayla mücadelede kullanılan kimyasallarla başa çıkmak için çevre dostu bir alternatif olma yolunda iyi iş çıkarmaktadır.

Sıtma kontrol programının belirli bir köyde etkili olabilmesi için operatörlerin hanelerin en az %80’ini ilaçlayabilmesi gerekmektedir. Tabii bunu söylemesi kolay; özellikle de ilaçlama operatörlerinin kavurucu sıcakta, tam teçhizatlı olarak ve sırtlarında 10 litrelik bidonlar taşıyarak çalışmak zorunda oldukları düşünüldüğünde. Dışarıda vücutlarına ağır gelecek kavurucu bir sıcaklık olduğunda bazı evlere girmek bir fırına girmeye benzemektedir. Bunu katlanılabilir hâle getirmek için genellikle saat sabah 6’da işe başlamaya hazır olup öğlen gibi paydos etmeleri gerekmektedir.

Bir başka sorun da ilaçlamanın yapılacağı gün en az iki saat boyunca evlerine girmemeleri gerektiği konusunda herkesi haberdar etmektir. Bu süre, ilaç operatörlerinin evin duvarlarının her santimini ilaçlaması ve böcek ilacının kuruyup insanlara zararsız hâle gelmesi için gereklidir. Köy muhtarına kadar yerel makamlarla koordinasyon içinde olunmasına rağmen, köy nüfusunun büyük çoğunluğuna ulaşıp onları bu kurallara uymaya ikna etmek çoğu zaman oldukça zordur.

Ancak ülkedeki Ulusal Sıtma Kontrol Programının ve Ruanda’da sıtma kontrolünü destekleyen diğer kuruluşların karşılaştığı en büyük sorun başka bir yerdedir. Organizatörler, bütçelerini kontrol altında tutmak ve kimyasal artıklarıyla uğraşmak zorunda kalmamak için evlerin nadiren doğru hesaplandığı veya haritalandığı köylerde ilaçlama yapmak için gereken böcek ilacı miktarını ölçmelidir.

Bugün itibarıyla, tüm köyde etkili bir ilaçlama yapmak için gerekli kimyasal miktarını doğru tahmin etmek, her evdeki duvar yüzeyini önceden bilmeyi gerektireceğinden oldukça zordur. İlaç operatörleri, kritik %80 eşiğine ulaştıklarından emin olmak için yanlarında her zaman fazladan vektör kontrol kimyasalları getirir. İşlerini bitirdiklerinde, ürün daha sonra kullanılmak üzere saklanamayacağı için bidonlarında kalanlardan kurtulmaları gerekir.

Gelişigüzel lağımçukurlarından çevre dostu bir çözüme

Yukarıda bahsedilen işlem, kömür ve diğer filtreleme malzemelerinden oluşan ve artık sıvılarda bulunan tüm kimyasalları emmesi beklenen bir biobed (böcek ilacını ayrıştırmada kullanılan bir bertaraf sistemi) ile doldurulmuş sözde lağım çukurlarında yani aslında yerdeki deliklerde yapılmaktadır. Ancak çukurların çimento kaplamasının zaman zaman çatlayarak suyun toprağa sızmasına yol açtığı bilinmektedir. Ulusal sıtma kontrol programı, farklı lağım çukurlarının durumunu görsel olarak kontrol etmekten sorumlu bir Çevre ekibine sahiptir. Bu, sahada çok fazla kaynak (örneğin daha fazla evi ilaçlamak ve daha fazla insanı korumak için kullanılabilecek kaynaklar) gerektirdiği için bir sorun teşkil etmektedir. Bu durum özellikle yerel çevre ve yer altı su kaynakları için ciddi bir tehdit oluşturabilir.

Ülke programı ile ilgili olarak görüşen ekip, hem zaman hem de çevre açısından daha sürdürülebilir bir çözümü test etmek istedi.

Sahra Altı Afrika Pazar Geliştirme Müdürümüz Sarah ve daha küresel kapsamda, küresel ve bölgesel Çevre ekibimiz bir süredir Ruandalı müşterilerle görüşerek onların temel sorunlarını tespit etmeye çalışıyordu. Kullanılmayan böcek ilacını imha etmeye çalışırken yaşanan sorunları duyduklarında, bu konuyu Kenya ve Almanya’daki bazı meslektaşlarıyla gündeme taşımaya karar verdiler.

Birkaç haftalık fikir alışverişinden sonra Avrupa’daki bazı çiftçilerin atıklarını bertaraf etmek için kullandıkları bir çözüm üzerine düşündüler. Söz konusu çiftçiler, topraklarının kirlenmesini önlemek için sığ toprak ve samandan oluşan bir biobed ile doldurdukları Phytobac® adlı küçük bir buharlaşma istasyonu kullanmaktadır. Yüzeyin altındaki toprağın ilk 20 cm’sinde bulunan aerobik bakteriler, sonunda buharlaşarak havaya karışan kimyasalları doğal yollarla parçalayabilmektedir. Tank ile toprak arasında doğrudan temas olmadığından, toprağın kirlenme riski yoktur. Ayrıca biobed’in değiştirilmesi gerekmemektedir.

Peki ya aynı düzenek, sıtmaya karşı ilaçlanması gereken Ruanda köylerinde de kullanılabilseydi? Toprağı veya suyu kirletme riski ortadan kalkar ve bu buharlaştırma istasyonlarının üretimi ve bakımı kolay olurdu. Aktif kömürün Güney Afrika’dan büyük maliyetlerle sipariş edilip nakledilmesi gerekirken, Phytobac® tankında ihtiyaç duyulan iki bileşen olan saman ve toprak kolayca temin edilebiliyordu.

Tabii bir yandan da biobed higrometresini ölçmek için gerekli olan elektrik gücü sorunu vardı çünkü ayrıştırma süreci için kritik önem taşıyan bakteriler aktif kalmak için belirli bir nem seviyesine ihtiyaç duyuyordu. Ancak Sarah ve ekibi bunun önemli bir sorun olmayacağı ve fikirlerinin Ruanda’daki sıtma kontrol programlarının çevresel ayak izini büyük ölçüde azaltabileceği konusunda kendilerine güveniyordu.

Hollanda’dan Ruanda’ya uzanan yol

Ancak her şeyin bir sırası vardı. Ekibimiz kavram kanıtımızın temelini, kullanıma hazır, gerçek ve test edilmiş bir cihaz üzerine oturtmak istediğimiz için ekibimiz işe Phytobac®’ı geliştiren Hollandalı şirket BeutechAgro ile iletişime geçerek başladı. Sonraki versiyonlar yerel olarak üretilebilecekti. Ancak kendi derme çatma tankımızı tasarlama girişiminde bulunarak işleri olması gerekenden daha karmaşık hâle getirmeyecektik. Sonuç olarak bu doğru bir karardı çünkü olaylar hızla kendi kendine oldukça karmaşık bir hâl aldı.

Bu yeni proje, BeutechAgro’nun buharlaştırma istasyonlarından birini ücretsiz olarak sağlamaktan mutluluk duyduğu ve teknolojiyi Afrika’daki sıtma kontrol programlarından sorumlu kuruluşlarla hiçbir sorun yaşamadan paylaştığı elverişli bir ortamda başladı. Ancak Covid’in Avrupa’da ve daha sonra Afrika’da agresif bir şekilde yayılmasıyla işler aniden durma noktasına geldi.

Tedarik zinciri ve insan gücü kısıtlamaları nedeniyle BeutechAgro’nun Ruanda’ya gönderilecek Phytobac®’ı üretmesi planlanandan çok daha uzun sürdü. Bir yıl sonra cihaz nihayet Afrika’ya gönderilmeye hazır olduğunda Hollandalı şirket, hayal kırıklığına uğramış olan Sarah’ya ekibinin buharlaştırma tankını kurmasına yardımcı olmak için Ruanda’ya uçması gereken mühendisin Covid’in getirdiği kısıtlamalar nedeniyle seyahat edemeyeceğini bildirdi

 

Phytobac®’ın temel güçlüyönleri:

Kapalı bir devridaim sistemi ile noktasal su hizmeti kirliliğini önler

Pestisitlerin suya noktasal kaynaklı boşaltımını önler

Phytobac®’ın biobed’i sadece saman ve yerel topraktan üretilmiştir

Toprakla doğrudan temas etmeyen sağlam plastik bir tanktır

Tam otomatiktir: İnsan müdahalesi gerektirmez

Kalıntıya sebep olmaz

Teknoloji patenti yoktur: Herkes Phytobac® teknolojisini kullanmakta ve ihtiyaçlarını karşılayacak sayıda istasyon kurmakta özgürdür

Phytobac® istasyonu kurmak için inşaat ruhsatı gerekmez

Kolları sıvama vakti

İşler durma noktasındayken Sarah, şirketinin Fransa’daki merkez ofisine gitti. Orada iş arkadaşlarından biriyle yaptığı bir konuşma onu yeniden harekete geçirdi ve projesinin tekrar başlamasını sağladı.

Clement Julien hayatında hiç Phytobac® görmemişti. Ancak Sarah’nın coşkusu ve başarmaya çalıştığı şey onu etkilemişti. Mühendislik geçmişi, bakım-onarım becerileri ve biraz da planlamayla cihazı Ruanda’da çalışır hâle getirebileceğini düşündü.

Böylece, kurulumu yapılmamış Phytobac®’ın bin kilometreyi aşkın bir mesafede bulunan Kigali yakınlarındaki küçük bir dispansere nakledilmeden önceki durağı olan Kenya’ya doğru yola çıktılar. Sarah ve Clement beton ve toprak karışımı yollarda saatte 60 km hızla 4 saatlik kötü bir yolculuk yaptıktan sonra nihayet gidecekleri yere vardılar. Yerel ekiplerinden yeni tankı desteklemek için kurmalarını istedikleri çimento platformunun hazır olduğunu gördüler. Beş günden kısa bir süre içinde, yerel bir duvar ustası ve mühendisin yardımıyla Afrika’da vektör kontrolü için kullanılan ilk Phytobac®’ı kurmayı başardılar.

Sarah, birkaç hafta sonra Ruanda’dan gelen telefonda sadece iyi haberler duymayı umuyordu. Ancak şaşırtıcı bir şekilde Phytobac®’ın alarmı çalıyordu ve Sarah’nın iş arkadaşı, bunun nedeninden emin değildi. İlaç operatörlerinin yepyeni biobed’leri nasıl kullandıklarını inceleyen ekibimiz, Phytobac® istasyonunun kendi başarısının kurbanı olduğunu hemen fark etti. Herkes yeni tankı denemeye o kadar hevesliydi ki tankın 5.000 litrelik kapasitesi kısa sürede dolup taşmıştı. Yerel ekipleriyle koordinasyon hâlinde çalışan Sarah ve Clement sonunda sistemi sıfırlamanın bir yolunu buldu.

Bir Ruanda köyündeki tek bir Phytobac®’tan daha küresel bir çözüme mi?

Ekibimizin ısrarı sayesinde yeni Phytobac® artık çalışır durumda. Ayrıca geri bildirimler de gayet iyi. Aslında, sıtma kontrol uzmanları toprakla doğrudan temas etmeyen ve biobed’i bertaraf edilmesi gerekmeyen çok temel malzemelere ihtiyaç duyan bir cihaz olasılığı karşısında heyecanlandıkları için Phytobac® son derece olumlu karşılandı.

Ancak bu kavram kanıtını Ruanda ve ötesindeki binlerce köyü kapsayacak şekilde ölçeklendirmeden önce düzenleyici makamları ve sıtma kontrol programı yöneticilerini Phytobac® istasyonunun geleneksel lağım çukurlarına göre her açıdan daha üstün olduğuna ikna etmemiz gerekiyor. Bazı uzak bölgelerde engel teşkil edebilecek güç tüketimi sorununun ele alınması da buna dâhil. Bu sorunun Phytobac®’ın higrometrik probu ve elektronik işletim sistemi için gereken watt gücünü sağlamak için güneş enerjisi kullanılarak çözülebileceğine inanıyoruz.

Ayrıca istasyon kullanımının ülke geneline yayılması hâlinde yerel ekiplere kendi Phytobac® istasyonlarını kurabilmeleri ve bunların bakımını yapabilmeleri konusunda eğitim vermemiz gerekecek.

Bu arada Sarah ve ekibi de fikirlerini test etmeye devam ediyor. Gana’da Tamale yakınlarında bir Phytobac® cihazı daha kurdular ve bu cihazın faaliyete geçmesi için yağmur mevsiminin bitmesini bekliyorlar. Müşterilerimizin yaşadığı sorunu çözüp çözemediğimizi söylemek için henüz çok erken olsa da çözümümüzün Afrika’da sıtma kontrolünde kullanılan kimyasal kalıntıların işlenme biçimi üzerinde kalıcı ve geniş kapsamlı bir etkisi olacağına yürekten inanıyoruz.

Bu projenin hayata geçmesini sağlayan herkese teşekkür ederiz: Aladji Cisse, Frederico Belluco, Justin McBeath, David Lembrich, Marie-Clotilde Niamke (Fildişi Sahilleri Tedarik Birimi), Zana Ouattara (Fildişi Sahilleri Finans Birimi), Christine Ochieng, Vincent Sebera, Clement Julien, Caroline Lemarquis and Analise Jansen Van Vuuren.